Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sorular 2

Türkülerde ki turna tutkusu nedendir? Eski mitolojik bir miras mı? Veya Anadolu’ya Türkmen Obaları göç ederken beraber yolculuk yapılması mı? Yolda rastlanılıp empati kurulması… Leylekte aynı familyadan sayılabilecek ve üstelik göçmenliği de gayet ünlü olan kuştur. Fakat turnanın değil rakibi olmak, yanına bile yaklaşamamıştır                                           **************************   Yola çıkmalar, yola çıkanları uğurlamalar… akıp giden devran, zaman, ömür… insan nihayetinde. Gülerek, ağlayarak, sinirlenerek, heyecanlanarak, zamanı tüketmekte. Fani dünyanın yalancı azametine iliklerine kadar inanmakta. Güvenmekte ona. Dünyada sahip olduklarının onu kurtaracağı düşüncesinde. Oysa insan ne kadar dayanıklı? Düşünsene, hapşırırken dahi damarını çatlatıp ölebilir en azametli holding sahibi.

Bilinen, Bilen, Bilgi

Bölünen, bölen, bölüm vardır matematik işleminde. İlkokulda matematiğin o soyut ve gizemli dünyasında öğretmenlerin bizlere anlattığı onlarca konudan sadece biridir. Aklıma gelişi ise ‘bilgi’ meselesinden oldu. Bilinen, bilen, bilgi diye üç ayrı kavram vardır. Bunlar bilme işleminin temel kavramlarıdır. Burada bilen bilgiye sahip olan kişidir. Bilinen ise bilenin hakkında öğrenmek/fikir sahibi olmak istediği şeydir. Bilgi ise bilenin bilinen hakkında sahip olduğu bilmenin miktarı/boyutudur. Yani bilenin bilinenden ne kadar bildiğidir. Şu halde bilgi hiçbir zaman bilinenin kendisi hakkındaki bilgisi hariç bilinenin tamamı olmayacaktır. Bölünenin bire bölünmesi bölümde de yine kendisini verdiği gibi bilinenin de bileninin tek olması bilgiyi bilinenin kendisi yapacaktır. Bu tek mutlak tekliktir, bilgisinin boyutu yine kendisine eşittir, yani kendisi hakkında herşeyi bilendir ve bilinen de onun bilgisinden başka şey değildir. Burada bir ekleme de bilginin mahiyetine yapmak gerek.

Sorular 1

Herkesin zamanı aynı hızda mı gelip geçer; yoksa kişiden kişiye değişir mi? Hoyratça harcayan ile her anını doldurmak isteyenin zamanı aynı uzunlukta mıdır? Peki kıymeti herkes için aynı mıdır? süt dişini döken ile ağzında diş kalmayan ihtiyar için aynı mı hakikaten?

YAŞ ŞERHİ

Hepimiz belirli bir yaşa erinceye kadar duymuşuzdur: “Ah ben senin yaşında olacaktım ki!” yaptığımız herhangi bir fiilin beğenilmemesi sonu karşılaştığımız bu cümlenin arkasında ki tetikleyici mekanizma nedir? Yalın bir küçük görme mi? Beğenmemek mi? hayıflanma mı? Yoksa kıymeti sonradan anlaşılan geçen yıllara yakılan bir ağıt mı? Bazı meseleleri anlatabilmek için sayfalar dolusu yazmak günümüzün meşgalesi iken eski devrin bu hususta aracı “Hikmet” idi. Anadolu insanının idrakine yol olan kavram ve bahisler bilimsel standartlar gözetildiğinde kitaplara ciltlere sığmaz; lakin halkın dilinde ve gönlünde bir dörtlükte yer bulurdu. İşte böylesi hikmet dolu bir türkü; bu yazının ortaya çıkmasında birinci dereceden faildir. Bu türkü Celal Güzelses’in derlediği, Diyarbakır yöresinden, en çok İbrahim Tatlıses’le bilinen fakat İzzet Altınmeşe’nin de hakkını verdiği yaş destanıdır. Türkü (ya da destan) insanın on yaşındaki haliyle başlar yetmiş beş yaşına kadar devam eder. Hikmeti bol, t