Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Salıncak Notu-1

 Salıncak kişinin ayağını yerden keser, bir ileri bir geri savurur. Üstelik insan salıncağa kendi biner, hızını kendi arttırır, kendi savrulur bir ileri bir geri. Salıncağın üzerindeyken sallandığın alanda bellidir. Fakat o alanda gidip gelmene, gidip gelmene rağmen orada hiçbir kum parçası senin değildir. Çünkü sen orada sadece bir varsayımdan ibaretsin. Bir gölge, bir tezahürsün. Bu dünyada bir salıncak. Ve sen bir ileri bir gidip geldiğin yerler, işler uğraşlar senin zannetmektesin. Halbuki sallanırken hiçbir yerindesin orasının. Senin değil maalesef. Anlamak ve salıncağın alanına sahip çıkmayla oyalanmak yerine salıncak sahibine şükretmek gerek...

Sınavlara Not...

Bizim ülke gençleri yaşam konusunda dünyanın en bahtsızlarından. Sebebi ise tüm yaşam alanının sınavlardan ibaret olması. Biz ilk okul sıralarındayken Anadolu Lisesi (o dönemler ortaokuluda vardı Anadolu Lisesi'nin beşinci sınıfın sonunda girilirdi hatırlarsanız) sınavları... Evet yalnızca 12 yaşında iken başlıyordu mücadele yani. 12 yaşında testler, denemeler.... Sonra ortaokul (şimdilerin 8. sınıfı) sıralarında yeniden sınav meselesi önümüze geldi. Fen ve Anadolu lisesi sınavları yine. Bu sefer mücadele daha zor olmuştu ve daha sıkı bir gereklilik arz etmekteydi çalışma. Yarış kızışmıştı. Üstelik artık geri dönülmez bir yolun girişiydi sınav.. Bu savaşı (pardon sınavı) öğrencilerin  ailelerinin belirli bir kısmı aşırı önemsedi, bazıları çocuğun seviyesini ölçme şansı olarak gördü, kimisi ise önemsemedi diğerleri kadar. Ama çocuklar için bu 14 15 yaşları şartların daha da çetinleştiği zaman oldu. Evet, artık lise başlamıştı. Lise, yani üniversitenin öncesi... Maalesef ülkemizde

Düş Kurmak

düşler Bizi kısıtlayan, yoran, sıkıntıya sokan hep kendi isteklerimiz, kendi düşlerimiz. Öyleyse kişi insan olmanın tadını almak için isteklerinin düşlerinin de ötesine geçmeli. Geçmeli herşeyden, herşeyle yaşayarak. Herşeyden geçen ama herşeyi yaşayanlara selam olsun. Başarıda burada gizli değil midir? Ötelere bir hedef yerleştirip, sonra o hedefinde ötesine geçmek... Ondan, bundan, yardan, serden geçmek... Geçtikçe onunla, bununla, yar ile ser ile yaşamak. Herkesin hayatı farklıdır. Benim hayatım farklı, seninki farklı... Benim yaşadığım evrende senden farklı, senin yaşadığın evrende benden. Ortak bir yaşam söz konusu değil. Aynı dalga boyutunda sonsuza açık idraklerin birbirinin far mesafesine girmesi sadece.Yada biri çok görmek. Öyleyse çok görmekte düş görmenin kendisi ve kısıtlayıcı etken. Herşeyi gördüğünden ibaret sanmakta... Ne yani şimdi düş kurmak kötü birşey mi? Elbette değil... Mesele düşlerde kalmak... Derdimiz onunla olmalı zaten. Düşlerin ötesine geçebilmek he

Kişisel Gelişime Notlar

Kişisel gelişim metotları ilgimi çok zamanlar çekmiş olsa da; genel olarak kişisel gelişime bakışım olumsuzdur. Sebep mi? İnsanın en zayıf yanı olan, fakat zayıflığı acizlikten değilde, uykuda olmasından kaynaklanan hırsı uyandırmaya yönelik çalışmalar bütünü olmasıdır. Evet kişisel gelişim nitelikli insandan çok hırs canavarını silahlandırmış insan oluşturma çalışmaları bütünü... Maddeyi, maddeye kısıtlı rasyonalist akıl seviyesini bilimsel gerçeklik kabul eden batı dünyasında; olaylara ve olgulara bakış hep bu kıt akli çerçevede olmuştur yaklaşık 300 yıldır. E her şey kesret/çokluk/eşya olunca zihinde, davranışlarda bu çerçeveden oluştu. Felsefeci ve aydına göre insan düşünen hayvandır kimi zaman, kimi zaman evrimini tamamlamış hayvan ırkıydı, bazen yönetilmesi ve sömürülmesi gereken topluluklar, bazen ise aşırı bir ferdiyet kazanması gereken birey. Her neyse, insanı doğada yaşama yerine doğayla savaşma düşüncesinde birleştirdi batının ortak aklı. Bazen günah çıkarmak içinde hümani

RESMİ BLOGUMUZ

Sanırım çok lüzumlu olduğunu düşünerek(!) kendime resmi blogumu açtım. Konu serbest takılmayı düşünüyorum Allah izin verirse. Okuyan herkese mahsus selamlar.