Ana içeriğe atla

RESMİ BLOGUMUZ

Sanırım çok lüzumlu olduğunu düşünerek(!) kendime resmi blogumu açtım. Konu serbest takılmayı düşünüyorum Allah izin verirse. Okuyan herkese mahsus selamlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sonbahara Giriş

Şanslı bir adamım. Kışın karbonnmonoksit yükünü saymazsak mevsimlerin üçünde işyeri servisine ıhlamur ağacının gölgesinden binerim. Etrafına inat gölgesine bir sakinlik bahşetmiştir. Hele ki ilkbaharda bulunduğu kaldırıma da güzel bir koku verir tıpkı diğer ıhlamurlar gibi. Taze yaprağının kurutulup çayı da cabasıdır. Bu sabah yine gölgesine vardığım zaman yeşilinin ton değiştirdiğini gördüm. Daha da dikkatli bakınca yapraklarının artık yolculuğa hazırlık için içlerine kapandıklarını farkettim. Yolculuğa, yani mevsimin dönüşüne. Tıpkı göçmen kuşlar gibi onlar da kıştan kaçmaya hazırlanıyorlar. Sonbahar geldi yani, göçlerin ve kaçışların mevsimi. Ihlamur bana herşeyin gelip geçici olduğunu hatırlatırken son sortilerin yapıldığı tatil beldelerini düşündüm. Çok kısa bir süre sonra, hatta bazıları şimdiden, terkedilmişliğe alışmaya çalışacaklardır. Ağır bir yazdan çıkacak, defalarca tepeleme dolup boşalmaktan yeşil rengi sigara külü ve çay telvelerinden oldukça bulanık griye dönmüş çö...

Köy Odası

Köy odası  Anadolu’da pek çok yörenin eski geleneklerindendir. Bu oda kavramını şimdiki evlerimiz gibi düşünmeyin, bu odalar ev sahibinin evin yanına kondurduğu müstakil yapılardır. Şimdilerde özellikle İç Anadolu’da kahvehanelerin dolması ile sayıları azalsa da  Barak Kültürü ’nün ana damarlarından birini oluşturması sebebiyle bizim yörede her şeye rağmen varlığını devam ettirmektedir (daha doğrusu ettirmeye çalışmakta). Köy Odası ’nın kökenini Dede Korkut’ta bulabiliriz. O dönemki otağın kullanım amacı ile bugün yörede kullanılan amacı benzerlik gösteriyor. Oba büyüklerinin istişare ve meşverette kullandığı, şölen ve büyük toplantıların yapıldığı, misafirin ağırlandığı yerlerdir. Erkek nüfusunun her yaştan fertlerinin misafir olmasa dahi bir araya geldiği, selamlıkla benzer yapılardır. Hatta eskiden erkekler zamanlarının çoğunu buralarda geçirir, böylelikle evi de kadınların rahatı için kendilerine bırakırlardı. Hoş, kadınların işten güçten ve bu odaya hizmetten çok rahat...

Düş Kurmak

düşler Bizi kısıtlayan, yoran, sıkıntıya sokan hep kendi isteklerimiz, kendi düşlerimiz. Öyleyse kişi insan olmanın tadını almak için isteklerinin düşlerinin de ötesine geçmeli. Geçmeli herşeyden, herşeyle yaşayarak. Herşeyden geçen ama herşeyi yaşayanlara selam olsun. Başarıda burada gizli değil midir? Ötelere bir hedef yerleştirip, sonra o hedefinde ötesine geçmek... Ondan, bundan, yardan, serden geçmek... Geçtikçe onunla, bununla, yar ile ser ile yaşamak. Herkesin hayatı farklıdır. Benim hayatım farklı, seninki farklı... Benim yaşadığım evrende senden farklı, senin yaşadığın evrende benden. Ortak bir yaşam söz konusu değil. Aynı dalga boyutunda sonsuza açık idraklerin birbirinin far mesafesine girmesi sadece.Yada biri çok görmek. Öyleyse çok görmekte düş görmenin kendisi ve kısıtlayıcı etken. Herşeyi gördüğünden ibaret sanmakta... Ne yani şimdi düş kurmak kötü birşey mi? Elbette değil... Mesele düşlerde kalmak... Derdimiz onunla olmalı zaten. Düşlerin ötesine geçebilmek he...