Çok zaman geçti üstü kapalı
anlatımları terk edeli. Fakat bazı bazı istiyor zihin haritasız gizlerle
dolaşmayı. Yazmak, yazarken de anlaşılmadan çalakalem mi farklı bir teknik
kullanma suretiyle mi yazmak istiyor, bilemiyorum.
Yazmak istek midir, ihtiyaç mı? Kelime
sayısına aldanmayın cümledeki, büyük bir soru(n)dur. Cevap hakkı taşıyorsa
mesela… İsteğe mi girer, ihtiyaca mı? Sizdeki sinirleri altüst eden hasma yanıt
vermek hangi duyguyla tetiklenir ola? Cevabın ihtiyaç olması mı; yoksa hasmın
haddini bildirme isteği mi? Tevafuk âleminde uygunsuz standart sapma sorular…
Dikenli kalemler, kalemtıraşlar…
Belki de bir çeşit var olma
çabasıdır. Kendini kabul ettirme. Belki de
sonsuzlaşma isteği/ihtiyacıdır. Geçip gidilen, adına dünya denmiş yerde
ardından bir çift söz ettirebilme telaşesi. Anlatmak, tebliğ etmek, düşünmek,
düşündürmek, üşütmek, ısıtmak, ateş yapmak, ateşi yakan kıvılcım olmak,
dimağlara hoş tat bırakmak, miras sahibi olmak, methiyeler payesinden
nasiplenmek, ispat etmek, idrak, farkındalık, yüz güldürmek, ağlatmak,
ağlatmaktan para kazanmak, şükretmek, şükrettirmek, kavga etmek, mesele sahibi
olmak, aşk etmek, aşktan erimek, misal olmak, ölmemek, ölmeden ölmek, hemhâl
olmak, para kazanmak, aidiyet, vefa, cefa, nispet, zeka, görev, misyon… Ve daha
niceleri…
Tercih kişinindir bu hususta. Sebep sadece okuyanı
ilgilendirir neden yazıldığını sorgulama noktasında. Belki de okuyanı dahi
ilgilendirmez. Hatta belki de okunması dahi umurunda değildir yazanın işte. Yeter
ki yazılsın. Nadaslı topraklar bazen karasabanla, bazen kocaman traktörlerle
sürülsün, işlensin. Birşeyler olsun. Evler müsveddelerle dolsun, bilgisayarlar Word
dosyalarından geçilmesin
Yorumlar
Yorum Gönder