Ana içeriğe atla

Kitap Tanıtım Yazıları Başlıyor

Kitap tanıtım yazıları yazmak aslında pek niyetlisi olduğum bir konu değildi. Zira bu konuda bloglardan ziyade sosyal medyada yeterince hesap var. Bu hesaplar da takip edenlerin okuma tarzları ve beğendikleri kitaplara göre çeşitlilik arz ediyor. Yani Papatya Kokulu Hikayelerden Ulysses’e kadar her ilgi alanına göre tanıtım yapanlar varken kitap tanıtımı yapmak biraz gereksiz kaçabilirdi. Özellikle benim de takip ettiğim ve bibliyofil olmayı hayat felsefesi haline getirmiş insanlar varken.
Yalnız yine de özellikle Instagram’da yanı kahve, kuru yaprak, divit koyularak birkaç satırla geçiştirilip görselliğe ve reklam almaya yönelik hesaplara karşı, en azından bizi takip etme büyüklüğünü gösteren insanlar için kütüphanemden kitapları tanıtmanın, okumaya karar verdiklerim ve dikkat çeken kitaplarhakkında da fikir vermenin doğru olacağını düşündüm. Zira basılmış on binlerce kitap var günümüzde. bunlara her yıl binlercesi daha katılıyor. hatta basılı kitapta bir enflasyon da yaşanıyor diyebiliriz. ben bu konularda biraz distopik öngörüler sunarım, mesela basılı neşriyatın azalacağı, yayınevlerinin çoğunun doksanlı yılların kaset yapımcıları gibi çağa ayak uydurmazlarsa batacağını düşünürüm.
Evet, kitaba ilgi artıyor son yıllarda. Her yerde kitap fuarları yapılıyor, yazarlar okurlarla buluşuyor. Harika. Memleketin birkaç yıla bunun meyvelerini toplayacağını söyleyebilirim. Yalnız bu okur kitlesi; elli yıl öncenin okur kitlesi gibi uzun ölçekli zamana sahip değil. Bunun öngörülmesi gerekir; kitaplar çağa ayak uydurmak zorunda kalacaklardır. Ciltler dolusu kitabın 12-13 mb yani üç adet şarkının kapladığı yere eşit bir büyüklüğe sahip bir evrene de hazırlıklı olmalı yayınevleri ve alternatif stratejiler geliştirmeliler.
Konumuz kitap tanıtımına dönersek; elbette bu konuda çok iddialı bir insan değiliz. Bir edebiyat eleştirmeni olmadığım için kitap tahlillerim bilimsel bir formda olmayacak. Kitap üzerine kendi yorumlarım, kitabın sizlere sağlayacağı faydalar, dışarıdan kitap için yapılmış yorumların toplamı gibi bir konsept düşünüyorum. Ayrıca bu çalışmanın bana da oburluk yapıp okuyup bitirdiğim kitaplara yeniden dönüş şansı vereceğini düşünüyorum. Yani en çok faydayı yine kendime sağlayacağımı düşünüyorum:)
Aslında vakit olsa her ay yeni çıkan kitaplara da bir göz atılabilirdi. Bu hem okuyucuları, hem de kitap sahiplerini sevindiren bir uygulama olurdu. Yalnız ne yazık ki böyle bir çalışma başlı başına bir mesai gerektirir ve maalesef o kadar vaktim olacağını sanmıyorum. Yine de ara ara yeni çıkan kitaplara da bir göz gezdirebiliriz.
Yine aynı şekilde kitap siparişi verdiğim siteleri, kampanyaları da paylaşma niyetindeyim. Ucuz kitap alma tüyoları konusunda da söyleyeceğim birkaç söz var. Ayrıca internette onlarca kitap yazma macerasını belki toplayabiliriz, Edebi ve Hayata Dair kategorilerimizde yazmak ve okumak üzerine birkaç kelam da edebiliriz.
Tabi zaman yettiği ölçüde. Bu kadar vaad verdikten sonra kitap tanıtımlarının aralığını açarsak hiç bulaşmamak daha iyi.

Not: Siz de fikirlerinizi ve isteklerinizi Yorumla paylaşabilir, sayfayı zenginleştirebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Köy Odası

Köy odası  Anadolu’da pek çok yörenin eski geleneklerindendir. Bu oda kavramını şimdiki evlerimiz gibi düşünmeyin, bu odalar ev sahibinin evin yanına kondurduğu müstakil yapılardır. Şimdilerde özellikle İç Anadolu’da kahvehanelerin dolması ile sayıları azalsa da  Barak Kültürü ’nün ana damarlarından birini oluşturması sebebiyle bizim yörede her şeye rağmen varlığını devam ettirmektedir (daha doğrusu ettirmeye çalışmakta). Köy Odası ’nın kökenini Dede Korkut’ta bulabiliriz. O dönemki otağın kullanım amacı ile bugün yörede kullanılan amacı benzerlik gösteriyor. Oba büyüklerinin istişare ve meşverette kullandığı, şölen ve büyük toplantıların yapıldığı, misafirin ağırlandığı yerlerdir. Erkek nüfusunun her yaştan fertlerinin misafir olmasa dahi bir araya geldiği, selamlıkla benzer yapılardır. Hatta eskiden erkekler zamanlarının çoğunu buralarda geçirir, böylelikle evi de kadınların rahatı için kendilerine bırakırlardı. Hoş, kadınların işten güçten ve bu odaya hizmetten çok rahat...

Düş Kurmak

düşler Bizi kısıtlayan, yoran, sıkıntıya sokan hep kendi isteklerimiz, kendi düşlerimiz. Öyleyse kişi insan olmanın tadını almak için isteklerinin düşlerinin de ötesine geçmeli. Geçmeli herşeyden, herşeyle yaşayarak. Herşeyden geçen ama herşeyi yaşayanlara selam olsun. Başarıda burada gizli değil midir? Ötelere bir hedef yerleştirip, sonra o hedefinde ötesine geçmek... Ondan, bundan, yardan, serden geçmek... Geçtikçe onunla, bununla, yar ile ser ile yaşamak. Herkesin hayatı farklıdır. Benim hayatım farklı, seninki farklı... Benim yaşadığım evrende senden farklı, senin yaşadığın evrende benden. Ortak bir yaşam söz konusu değil. Aynı dalga boyutunda sonsuza açık idraklerin birbirinin far mesafesine girmesi sadece.Yada biri çok görmek. Öyleyse çok görmekte düş görmenin kendisi ve kısıtlayıcı etken. Herşeyi gördüğünden ibaret sanmakta... Ne yani şimdi düş kurmak kötü birşey mi? Elbette değil... Mesele düşlerde kalmak... Derdimiz onunla olmalı zaten. Düşlerin ötesine geçebilmek he...

Bir Neslin Romanı

Anadolu gencinin öyküsü ne derece yazılmıştır? Yazıldıysa ne kadar okunmuştur? Eksikliğin sebebi hikmeti nedir? Dünün gencinin, bugünün gencinin, hatta yarının gencinin... Edebi dünyamızda en büyük eksik desek yeridir belki de. Geç algılamış olsam da şahsıma göre entellektüelliğe doğru adım atma peşinde olan kişi meseleye evvela edebiyatla girmelidir. Özellikle de romanlar... Tabi ki her romanın toplumsal bir ayna olabileceğini iddia edecek değilim. Fakat bir romanı zaman ötesine taşıyan temel özelliği ayna oluşudur. Büyük klasiklerden anladığımız budur gördüğümüz kadarıyla. Her ne kadar "Bizim romanlarımız, şarkılarımızdır." demiş olsa da Yahya Kemal'in bu tespiti ramanın tüketici popülerliği içerisinde gözden kaçmaya mahkum olmaktadır. Şiirimiz de, şarkımız da türkümüz de anlık tüketim dolayısıyla üstadın belirttiği algıyla düşünülmemektedir. Fakat bizim kendi romanımızın sayısı az olduğu için henüz bu alan yıllardır nadasa bırakılmış tarla mesabesindedir. Türkiye...